NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
حَمَّادُ
بْنُ زَيْدٍ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ عَتِيقٍ
وَأَيُّوبَ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
سِيرِينَ
عَنْ
عِمْرَانَ بْنِ
حُصَيْنٍ
أَنَّ
رَجُلًا
أَعْتَقَ سِتَّةَ
أَعْبُدٍ
عِنْدَ
مَوْتِهِ
وَلَمْ يَكُنْ
لَهُ مَالٌ
غَيْرُهُمْ
فَبَلَغَ
ذَلِكَ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَأَقْرَعَ
بَيْنَهُمْ
فَأَعْتَقَ
اثْنَيْنِ
وَأَرَقَّ
أَرْبَعَةً
İmrân b. Husayn'dan
rivayet olunduğuna göre:
Bir adam ölürken altı
kölesini azad etmiş ve (kendisinin) bu kölelerden başka bir malı da yokmuş. Bu
(haber) Nebi (s.a.v )'e yetişince köleler arasında kur'a çekmiş, (kur'a sonucu
onlardan) ikisini azad etmiş, dördünü de köle olarak bırakmış.
İzah:
Nesâî. cenâiz
Ölüm yatağında iken
kölelerini azad ettiğinden bahsedilen şahsın kimliği hakkında bir açıklama mevcut
değildir.
Sadece 3960 numaralı
hadis-i şerifde onun Ensari olduğuna dair bir açıklama bulunmaktadır.
Her ne kadar burada
sözü geçen şahsın kölelerini ölmek üzere iken azâd ettiği ifade edilmekte ise
de, Müslim'in bir rivayetinde[Müslim, eymân] bu şahsın ölürken kölelerinin azad
edilmesini vasiyet ettiği ifade edilmektedir.
İmam Kurtubî'nin de
dediği gibi doğru olan rivayet Müslim'in bu rivayetidir. Ancak bazı râviler bu
hadisi rivayet ederken yanlışlıkla "vasiyet etti" kelimesini
atlayarak sadece onun ölmek üzere iken kölelerini azad ettiğini nakletmekle
kalmıştır.
Bilindiği gibi bir
kimsenin mirasının üçte birisinden fazlasında vasiyet hakkı yoktur. Sözü geçen
sahabinin altı kölesinin değeri tüm mirasının üçte birinden fazla olduğundan,
onun bu vasiyeti tümüyle geçerli değildir. Bu yüzden Hz. Nebi onun bu usulsüz
tasarrufunu duyunca onun hakkında ağır sözler sarfetmiştir. 3960 numaralı
hadis-i şeriften anlaşıldığı üzere Hz. Nebi'in o şahıs hakkında söylediği ağır
sözler. "Eğer ben defnedilmeden önce o adamı görseydim o, müslümanlar
mezarlığına gömülmezdi" anlamına gelen cümlelerden ibarettir.
Nesai'nin rivayetine
göre, Hz. Nebi'in sözü geçen sahabi hakkında; "Bileydim onun namazına
katılmak istemezdim." dediği ifade edilmektedir.
Bu babda geçen hadis-i
şerifler, mallarının üçte biri kölelerinin değerine ulaşmadığı halde, ölüm
yatağında iken kölelerini azad eden vcva azad edilmelerini vasiyet eden
kimsenin ölümüyle, malının üçte biri karşılığında hangi kölelerin hür
sayılacağı konusunda kur'a usulüne başvurulabileceğini söyleyen imam Malik ile
İmam Şafii. Ahmed. İshak, Da-vud, İbn Cerir ve cumhur ulemanın delilidir.
İmam Ebu Hanife'ye göre
ise, bir kimsenin kölelerinden her birinin vücudu mirasın üçte birinden
hissesine düşen pay nisbetinde azad olur ve kölelerden herbiri vücudunun kalan
kısmının da hürriyete kavuşması için gereken parayı temin etmek üzere
çalıştırılır. Bu parayı kazanıp da varislere teslim edince vücudunun tümü
hürriyetine kavuşmuş olur. Said b. el-Müseyyeb ile Şureyh, en-Nesâi, Şabî,
Katâde ve Hammad da bu görüştedirler.
Hanifilerden bazıları
ise, bu gibi hususlarda kur'a usulüne göre başvur-murmanın meşru olmayıp
cahiliye adetlerinden kalan bir nevi kumar olduğunu söylemişlerdir.[(İbn.
Kudame, el'muğnî VIII 358. Riyâd l98l)]
İbnül Münzir, Ebû Hanîfe'nin
kurayı caiz gördüğünü söylemiştir.[el mübarekfüri, tuhfetul - Ahuezî IV. 602.]
Kur'anın caiz
olmadığını söyleyen Hanefî'nin imamlarına göre. kur'a İslamin ilk yıllarından
geçerli idi, fakat sonradan nesh edildi. Nitekim Ebû Cafer et-Tahâvi'nin rivayet
ettiği [El, Tahâvî şerhu meânil-İsar II 421 – 422.] Hz Ali'nin İslamın ilk
yıllarında Ye-men'de bu usulü uyguladığını ve Hz Nebiin de tasvibine mazhar
olduğunu fakat sonradan bu usulü terkettiğini ifade eden hadis-i şerif de buna
delalet eder.[Zafer Ahmed el Tahâvî İ'lâüssünen XI 309 – 310.]